*İSKENDER AS,BİR ÇALIŞMASI,BİR HOCASI,BİR OKULU OLMAKSIZIN “ALLAH’TAN ÖĞRENDİ LEDÜNNİ İLMİNİ”)
*EY CİHANIN (Allah tarafından secilen) HALİFESİ,CİHANGİRİ,PADİŞAHLARIN EN BÜYÜĞÜ,ŞİFA VERENLERİN YÜCE CEVHERİ,ŞERİAT’TAN (Kur’andan) GERCEK ANLAMLARI SAPTIRILMIŞ OLAN
(Hidayet,Takva,Amilussalihat,Allah’a ulaşma vb.) KAVRAMLARI (Allah’tan)ÖĞRENDİĞİN LEDÜNNİ İLİM’LE TESBİT EDİP,ONLARA KARŞI BÜYÜK SAVAŞ AÇAN İSKENDER AS!..))
Habbezâ himmet-i Süleymânî
Tâ-kıyâmet añılsa ahrâdur
((SÜLEYMAN’IN (Zamanın Hükümdarının) HİMMET’İ NE HOŞTUR.KIYAMETE KADAR ANILSA YERİDİR.(Her devirdeki Allah’ın tayin ettiği İMAM’I,HALİFESİ Süleyman olarak anılır))
Bunda bulmış o âb-ı hayvânı
Sa‘yı İskender’üñ ne bî-câdur
(İSKENDER AS,BİR ÇALIŞMASI,BİR HOCASI,BİR OKULU OLMAKSIZIN “ALLAH’TAN ÖĞRENDİ LEDÜNNİ İLMİNİ”)
Hem-nâm-ı ‘Aliyy-i bî-müdânî
İskender’e dâg-ı dastânî
Doldurdı şecâ‘ati cihânı
(İSKENDER AS’IN,DESTANLARLA YAZILI YİĞİTLİĞİ,NAMI,YÜCELİĞİ VE EŞSİZLİĞİ BÜTÜN CİHANI DOLDURDU)
Reşk-i İrem itdi hâk-dânı
Dâmâd-ı şeh-i cihân-güşâdur.
(İSKENDER AS’IN BÜTÜN YARALARIN ÜZERİNİ SARMASI,ŞAN’ININ BÜTÜN CİHAN’A YAYILMASI;”ZELİL OLANLARI KISKANDIRIP,KENDİSİNİ HEDEF TAHTASI HALİNE GETİRDİ)
Ey cihânuñ âsaf-ı kişver-güşâ İskender’i
Şehriyâr-ı a‘zamuñ dâmâd-ı vâlâ-gevheri
Muktezâ-yı şer‘i mir’ât-i zamîrüñ gösterüp
Dest-i re’y-i sâ’ibüñ açdı cihâd-ı ekberi
((EY CİHANIN (Allah tarafından secilen) HALİFESİ,CİHANGİRİ,PADİŞAHLARIN EN BÜYÜĞÜ,ŞİFA VERENLERİN YÜCE CEVHERİ,ŞERİAT’TAN (Kur’andan) GERCEK ANLAMLARI SAPTIRILMIŞ OLAN
(Hidayet,Takva,Amilussalihat,Allah’a ulaşma vb.) KAVRAMLARI (Allah’tan)ÖĞRENDİĞİN LEDÜNNİ İLİM’LE TESBİT EDİP,ONLARA KARŞI BÜYÜK SAVAŞ AÇAN İSKENDER AS!..))
Âteş-i germ ıztırâb-ı gayret itdükçe zuhûr
Hânmân-sûz-ı ‘adû-yı dil-siyehdür heybetüñ
Karn-ı İskender feramuş oldı ‘asruñ yad idüp
Zîb-i gûş-ı heft-iklim oldı sit-i satvetüñ
((İSKENDER AS,ACI,ELEM VEREN GAYRETLERİN AÇIĞA ÇIKTIĞI,HEYBETLERİNDEN KALB’LERİN KARARDIĞI,GEMİŞ ASIRLARDAKİ ASALETLERİNİN UNUTULDUĞU,YEDİ İKLİMDE SADECE GÜÇLÜ OLANLARIN ÇIKARTTIĞI GÜRÜLTÜ,PATIRTILARA (Savaş,Kargaşa vb.) KULAK VERENLERİN OLDUĞU BİR DEVİRDE ZUHUR EDECEKTİR.))
Ey Felâtun-ı zamân İskender-i ‘âlî-cenâb
Baht anuñ kim dergah-i vâlâña itdi intisâb
Âsmân-rif‘at vezîr-i a‘zam-ı kişver-güşâ
Mazhar-ı ‘avn-i Hudâ bâ-feth ü nusret kâm-yâb
((EY DARLIK’TA,SIKINTI DA OLAN!..”YÜCE İSKENDER AS CENAPLARININ”YERYÜZÜNDEKİ DERGAHLARIN EN BÜYÜĞÜ OLAN ANA DERGAH’A İNTİSAP EDERSEN (Tabi olursan),SAADETLİ,YÜKSEK RÜTBELİ,EN BÜYÜK YARDIMCI,CİHANGİR,HİDAYET’E VESİLE OLAN,İLİM SAHİBİ VE MURADINA ERMİŞ (İrşad Makamına Tayin)OLURSUN))
Kıblegâh-ı ‘âlem olmış arkası mihrâbda
Hızr u İskender n’ola şânına itse i‘tinâ
Pâdişâhuñ sâyesinde nûş idüp âb-ı zülâl
İmtidâd-ı devlet içün idelüm dâ’im du‘â
((NE OLUR!..”ARKASI MİHRAB’A YÜZÜ ALEMLERE (Huzur nazmını kıldırdıktan sonra gökteki Alemlere)DÖNÜK.İSKENDER AS’INŞAN’INA ÖZEN GÖSTERİP,O PADİŞAHIN SAYESİNDE TEMİZ SULAR İÇMEK VE DEVLETİNİN BEKASI İÇİN DUA EDELİM))
Hoş-güvâr âbın içüp Kâmî didi târîhini
Akdı bu ‘aynü’ş-şifâ bâ-hükm-i Sultân Mustafâ
(HZ.MUHAMMED MUSTAFA’NIN ŞİFA ÇEŞMESİNDEN AKAN SUYU İÇİP “KAMİ TARİHİNİ SÖYLEDİ.)
Âb-ı hayâtı cüst u cû eylerseñ İskender gibi
Bulmazsın ancak bir nefes hayr ile ismüñ yâdıdur150
Bahr-i emelde keşti-i maksûd nâ-bedîd
((İSKENDER AS GİBİ DEVAMLI MUTLU HAYATI İSTEYEN(Ölü iken dirilmeyi) ALLAH KATINDA İSMİN HER NEFESTE HAYIR İLE ANILIRDI (Başlangıçta bütün insanlar Allah katında ölüdür.Taki NUR sahibi oluncaya kadar.Enam/122).EMELİ GEMİSİNİ ÇÖLDE DEĞİL DE DENİZDE YÜZDÜRMEK İSTEYENLER İÇİN))
Âyîne-i Sikender eger olsa râygân
La‘l-i lebin göreydi o efrenc-peççenüñ
El yurdı âb-ı gayrdan İskender-i zamân
(MAKEDONYALI SİKENDER,İSKENDER AS ZAMANINDAKİ AVRUPALI KIRMIZI DUDAKLI ÇOCUKLARIN DURUMUNU GÖRSEYDİ “SUDAN BAŞKA ŞEYLERLE”YIKARDI ELLERİNİ)
Zîver-i gûş-ı kabul olmadığı zâhirdür
Eylese dest-i riyâ sübhasını lü’lü’den
Ser be-zânû-yı teveccüh olan İskender-i vakt
İtdi seyr-i melekût âyine-i zânûdan
((KALB’TE OLMAYAN BİR DİLEKLE AZAMETİNİ (Allah’ın Zatını)İSTESE,ALLAH TARAFINDAN İŞİTİLMESİ DE KABUL EDİLMESİ DE MÜMKÜN DEĞİLDİR.AMA (Kalb’ten) SEVEREK ARZU EDEREK ALLAH’A YÖNELİP,İSKENDER AS’IN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKEREK (Tabi olan)MELEKUT ALEMİNİ KALB AYNASINDAN GÖREREK SEYRİSÜLUKUNU (RUH’UNUN Allah’a ulaşmasını) GERCEKLEŞTİRİR.(Ankebut/5: Kim Allah'a mülâki olmayı (hayattayken Allah'a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah'ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah'a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.))
EDİRNELİ KÂMÎ
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-275465/h/kami.pdf
Kâmî, kaynaklarda verilen bilgilerden çıkardığımız sonuca göre tahminen 1050-
1059 / 1640-1649 tarihleri arasında Edirne’de doğmuş, 1136 / 1724’de İstanbul’da vefat
etmiştir. İlmiye sınıfına mensup olup uzun süren ömrü boyunca pek çok
müderrisliklerde bulunmuş, fetva eminliği, Bağdat ve Mısır kadılıkları ile evkaf
müfettişliği yapmıştır. Edebiyat dünyasında Edirneli Efendi veya Edirneli Çelebi olarak
şöhret kazanmıştır.
Babası gibi Gülşenî olan Kâmî, ilâhî aşkı anlatan âşıkâne gazellerin yanı sıra,
Nâbî’den etkilenerek hikemî gazeller de kaleme almıştır.