İSKENDER AS ZAMANINDA(O kiri Pası temizleyerek),”AY ONUN TAHT’ININ ETRAFINDA DÖNEREK,GECELER AYDINLIK OLDU.”İSKENDER AS’IN YAPTIĞI İŞLER,BÜTÜN CİHAN COĞRAFYASINI,“GÜL BAHCESİNE DÖNDÜRDÜ.”
Yâ peyk-i Hindudur bu felek zînet eyleyüp
Takdı nücûm her yandan ana nice zeng
(ZUHAL YILDIZININ ETRAFINI SÜSLEYEN YILDIZLAR BİLE,”NİCE KİRLERE,PASLARA”MARUZ KALMIŞLARDI)
İskender-i zamâne durur ya şeb-i siyâh
Âyîne oldı ana kamer çarh evreng
((İSKENDER AS ZAMANINDA(O kiri Pası temizleyerek),”AY ONUN TAHT’ININ ETRAFINDA DÖNEREK,GECELER AYDINLIK OLDU”))
İdinmez idi mâhı suturlâb âsümân
Olmasa ger müneccim-i şâh-ı huceste-yeng
((GÖKYÜZÜ,MÜNECCİMLERİN (Falcıların) ŞAHI,AY’I UĞURLU KABUL ETTİĞİ İÇİN ZAMAN ZAMAN ÜSTÜNÜ ÖRTER (Eğer öyle olmasaydı hiç örtmezdi.))
Elden komadı câmını ‘ıyş eyleyüp müdâm
Kodı cihanda Cem gibi nâm ü nişân gül
((HAYTININ TAMAMINI ÇALIŞARAK GEÇİRDİ,HİÇ BOŞ DURMADI.”GÜL’ÜN SAHİBİ (Sav) EFENDİMİZ GİBİ ÜN SALDI CİHANA))
İskender-i zamâne durur şimdi ‘ıyş iden
Câm-ı cihân-nümâya dönüpdür hemân gül
(İSKENDER AS’IN YAPTIĞI İŞLER,BÜTÜN CİHAN COĞRAFYASINI,“GÜL BAHCESİNE DÖNDÜRDÜ”)
Bülbül içün müferrih-i yâkûtı düzmese
La’lîn tabakda ezmez idi za’ferân gül
(BÜLBÜL İÇİN,FERAHLATICI YAKUT’U DÜZMESİ,KIRMIZI TABAK’TA GÜL VE ZAFERANI EZMEMEKTİR.)
Şimdi çemende gülbüni Mecnûn sanur gören
K’olmış durur başında anun âşiyân gül
(ÇİMENLER DE GÜL’ÜN YETİTİĞİNİ GÖREN,BUNU ACAİP SANIR.HALBUKİ ONUN BAŞINDA HER AN GÜL VARDIR.)
ŞAİR REVANİ DİVANINDAN
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-128331/h/giris-revani.pdf
1546 tarihli Tahrir Defteri; Revânî’ nin babasını voynuk beyi, kendisini de sipahi
oğlu olarak kaydeder. Babasının adı Abdullah’tır. Sehî Bey, Latîfî, Âşık Çelebi, Hasan Çelebi
ve Âlî, şairin doğum yeri olarak Edirne’yi Menâkıb-ı Hünerverân ile Tuhfe-i Hattâtîn ise
Vize’yi zikrederler. Şairin doğum tarihini Karahan, “İki üç günde yele vardı otuz yıllık
emek(G. 215-1b ” dizesinden hareketle 1475 yılı olarak tahmin eder. Şairin adı, kaynaklardan
Hasan Çelebi ve Âlî’de Şücâ’, Kâtip Çelebi ve Abdurrahman Hıbrî’de İlyas, Âşık Çelebi,
Mehmet Süreyyâ ve Nâil Tuman’da İlyas Şücâ’ Çelebi, Müstakîm-zâde’de ise Muslihiddin
olarak yer alır. Şair, tahsil hayatına Edirne’de başlayıp orada tamamlamış, çok kuvvetli bir
eğitim alarak Arapça, Farsça ve Türkçeyi yetkin bir şekilde öğrenmiştir. Revânî, bu dillerin
yanında, tahminimize göre, Bulgarcayı da bilmektedir. Şair, medresede bu bilgilerin yanında
inşâyı, şiir ilmini, aruzu ve belagati de kavramış hüsn-i hattı Şeyh Hamdullah Âgâh’dan
görmüştür. Revânî’nin Edirne’den İstanbul’a 1500 tarihinde ve 25 yaş civarında gelmiş ve
1501’de kâtiplik görevine başlamıştır.
Revânî’nin surre eminliğinin tarihini; Sehî Bey II. Bâyezîd, Âşık Çelebi, Hasan Çelebi
ve Âlî, Yavuz Sultan Selim dönemi olarak gösterirken, Latîfî, “ol zaman” gibi muğlak bir
ifadeyle geçiştirir. Karahan, “Sultan Bâyezîd onu Osmanlı devletinde ilk defa olmak üzere
ihdas edilen surre eminliği hizmeti ile vazifelendirmiş” hükmünü verir. Erünsal’ın arşiv
belgelerinden aktardığı bilgilere göre; Revânî 1509 tarihinde surre emini olur.